Türkiye Bilişim Derneği tarafından yayınlanan Bilişim Dergisi’nde, Pardus’un geldiği noktayı yazdım. İşte o yazı:
Okuduğunuz bu satırların yer aldığı derginin adı ‘Bilişim’ olunca, eminim kimse, “Nedir bu Pardus?’ demeyecektir. İyi ya da kötü, Pardus hakkında bir fikriniz olmalı.
Devlet Planlama Teşkilatı’nın teşvikiyle TÜBİTAK’a verilen ‘milli bir işletim sistemi mevcuda getirme’ görevinin yerine getirilmesinden doğan bir meyve diyebiliriz kendisi için. Açık kaynak kodlu, dolayısıyla Linux işletim sistemini temel alan Pardus (nam-ı diğer Anadolu Kaplanı), 2003 yılından bu yana, o dönem adı Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü (UEKAE), şimdiki adı Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi (BİLGEM) olan kurum tarafından geliştiriliyor.
2003’te başlayan ve çeşitli sürümlerle kamuoyunda ses getiren, büyük ilgi gören Pardus projesinde, 2011’de bir görev değişikliği yaşandı. Projenin başından bu yana yönetici olan Erkan Tekman bu görevden ayrıldı ve kafa karışıklığı işte bu noktada başladı. Tekman’ın kişisel bloğunda yazdığı ve projeyi Devrim otomobillerinin akıbetiyle özdeşleştirdiği “Benzin bitti Paşam” yazısıyla, “Devlet Pardus’ta kepenkleri indirdirdi” mesajı verilmeye çalışıldı.
Sonrasında da yazılım geliştirici ekipten kopmalar başladı. Pardus’ta önemli görevler alanların “Ben Ubuntu’ya geçtim, siz de Ubuntu kullanın” mealinde yazılarını gördük üzülerek. Anlaşılan, “bizden sonrası tufan” anlayışı içselleştirmekte zorluk çekilmemişti.
Bu kafa karışıklığı ve belirsizlik ortamı sürerken, ne yazık ki, TÜBİTAK doğru dürüst bilgilendirme yapmadı. “Hayır, Pardus devam edecek” demedi, diyemedi. Sanırım, görev değişikliği sonrasında o cephede de neyin nasıl yapılacağı tam olarak netleşmemişti.
Ortalık toz duman olunca, TÜBİTAK bir çalıştay düzenlemeye ve “Pardus’ta bundan sonra nasıl bir haritası uygulayalım?” diye açık kaynak yazılım camiasına danışmaya karar verdi.
Mart ayında Gebze’de yapılan çalıştay sonrası yayınlanan sonuç metninde, Pardus projesinin gelişiminin gerek bireysel gerek kurumsal sürüm olarak TÜBİTAK öncülüğünde, topluluğun katılımıyla sürdürüleceği açıklandı. Buna göre, Pardus’la ilgili kararlar bundan sonra oluşturulacak Pardus Danışma Kurulu tarafından alınacaktı. Bu ay (muhtemelen 2 Haziran’da) Pardus’un geleceğine Danışma Kurulu tarafından yön verilmesi resmileştirilmiş olacak.
Bu tarih beklenedursun, şu anda kullanımda olan Pardus sürümünün 2011 tarihini taşıyor olması ve işletim sistemi çevresinde belirsizlik ortamının hala sürüyor olması, Pardus Kullanıcıları Derneği’ni harekete geçirdi. Derneğin başkanı Av. Nihad Karslı’dan aldığım bilgiye göre, kullanıcı topluluğu Pardus Anka adlı bir sürüm geliştirmiş ve bu sürüm yakında kullanıma sunulacak.
TÜBİTAK dışında geliştirilen Pardus Anka’yla ilgili, halen Pardus projesinden sorumlu olan Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi’nin (BİLGEM) Müdürü Ahmet Kaplan ile görüştüm. Kaplan, kullanıcı topluluğu tarafından böyle bir sürümün geliştirilmesinin doğal bir süreç olduğunu ve kendileri açısından da memnuniyet verici olduğunu söyledi. Yine de Pardus Anka ile ilgili son kararın Pardus Danışma Kurulu tarafından alınacağını söylemeden edemedi.
Yine Kaplan’dan edindiğim bilgileri aktararak devam edeyim; Pardus projesi, öyle sanıldığı gibi sonlandırılmış değil. Sadece yönetim değişikliği ve yeniden yapılanma sürecinin bir durağanlığı var. Halen Vestel ile birlikte FATİH projesi kapsamında okullara dağıtılacak akıllı tahtalarda Pardus kullanılması için testler yapılmış ve büyük oranda başarı sağlanmış.
Kaplan’dan bu yılın sonuna kadar uzun dönem destekli kurumsal bir sürüm çıkarma hedefleri olduğunu da öğreniyorum. Sadece bununla da kalmayacak, sunucu, akıllı sistem ve mobil sürümler ilerleyen dönemlerde geliştirilecek. Pardus kullanıcı topluluğu ve etkin bir eko sistem oluşturulması için de planları var TÜBİTAK’ın. Üniversitelerde etkinlikler, çalışma grupları, eğitim çalışmaları, seminerler yapılması planlanıyor.
Her ne kadar, “Pardus öldü, bitti” denilse de, Ahmet Kaplan’ın şu sözleri gelecek için bize umut veriyor: “Biz hiç bir şekilde moral ve motivasyonumuzu yitirmedik. Pardus her zamankinden daha hızlı koşacak, birincil hedefimiz bu. Tüm yapılanma süreçlerinde olduğu gibi biraz sessizlik oluştu. Bu daha güçlü bir başlangıcın zaman kazanımıydı.”
Bitirirken bir not daha ilave edeyim: Pardus’un daha önceki yönetimi, Pardus’u TÜBİTAK’ın daha doğrusu Türk halkının özgürce kullanabileceği bir ürün olarak görmek yerine, kendi malları gibi görmek gibi bir yaklaşımı benimsemişti. Bir kullanıcının, bilgisayarına Pardus logosu yapıştırmak için bile TÜBİTAK’tan izin alması gerektiği gibi uç fikirler havada uçuşuyor; Pardus Kullanıcıları Derneği, Pardus kelimesini TÜBİTAK’tan izinsiz olarak adında kullandığı gerekçesiyle dava ediliyor; derneğin kurucuları, Pardus sevdasının bedelini adliye koridorlarını arşınlayarak ödüyorlardı. Umarım, bundan sonra bu hatalar tekrarlanmaz ve Pardus, herkesin özgürce kullanabileceği bir yazılım olarak daha geniş kitlelere ulaşır.