Dünyanın herhangi bir yerindeki kütüphanede tozlu raflarda kalmış kitapların içinde kelime kelime arama yapabileceğimiz, dilediğimiz kitabı bilgisayarımızdan okuyabileceğimiz bir döneme giriyoruz. İnternetin en büyük arama motoru Google’ın üniversitelerle yaptığı anlaşma, bu yönde atılan dev bir adım. Binlerce kitabın önümüze serileceği işbirliğinden rahatsız olan yayıncılar ise küplere binmiş durumda.
Bugün Google’ı bilmeyen neredeyse yok gibi. İnternet kullanmaya erken başlayanlar bilirler. Daha önceleri aramalar için Altavista adlı arama motorunu kullanır, İngilizce arayüzlü bu sitede bilgi bulmaya çalışırdık. Bir dönemler ise Yahoo popüler arama motorumuzdu. Sonra ne olduysa oldu, birden bire Google adında bir arama motoru çıktı ortaya ve internet alemindeki bütün planları altüst ederek, şaşırtıcı bir hızda yayıldı ve internet arama motorları alanında rakipsiz bir konuma yükseldi. Şimdi yeni kuşaklardan Altavista’nın adını bile duyan fazla kimse yoktur eminim. California eyaletinin Mountain View kentinde kurulu bir şirket olan Google, tüm taşların yerine oturduğu sanılan arama motorları alanında lider konuma yükselmekle de kalmadı, Türkçe arama sayfasını (www.google.com.tr) hizmete sokan ilk küresel arama motoru oldu. Artık Türkiyeli internet kullanıcıları Türkçe bir sitede arama yapabiliyor ve sadece Türkçe siteler içinde arama yapabiliyorlardı. Bu internetin yeniden keşfiydi adeta. Ardından grafik arama servisi (http://images.google.com.tr) açıldı. Şimdi ise getirdiği yenilikler ve ardı ardına hizmete soktuğu servislerle adından sürekli söz ettiriyor. Uydu fotoğraflarıyla dünyayı sokak sokak gezebildiğimiz (http://maps.google.com, http://earth.google.com) servislerinin yanı sıra, 2 ‘Gigabayt’lık devasa ücretsiz e-posta hesabı, bilgisayar içinde arama hizmeti (http://desktop.google.com), web günlüğü servisi (www.blogger.com) gibi hizmetler Google’ın sunduğu hizmetlerden sadece birkaçı.
Tozlu raflarda kalmış bilgiye erişimde devrim
Google, bugün internet kullanıcılarının bilgiye ulaşmak için kullandıkları en önemli araç. Google’ın, öyle bir hizmeti var ki, yayıncılık anlayışını ve okuyucuların kitap algısını kökten değiştiriyor. ‘Kitapların dijitizasyonu’ bir başka ifadeyle ‘sayısallaştırılması’, yani bilgisayar ortamına aktarılması projesinden söz ediyoruz. Kitapların dijitizasyonu projesiyle Google’ın amacı, çevrimdışı (offline) olan bilgileri çevrimiçi (online) yapmak! Daha açık ifadeyle, kütüphanelerin tozlu raflarında kalmış kitaplara, internet kullanıcılarının bilgisayarlarından ulaşabilmesini sağlamak. Google’ın kurucularından Larry Page, “Biz Google projesine başlarken, internetten erişilemeyen (çevrimdışı olan) kütüphanelerdeki bilgilerin de internet kullanıcıları tarafından aranabilmesi ve ulaşılabilmesinin rüyasını görüyorduk. Google’ın buradaki misyonu, bilginin internet kullanıcılarına ulaşmasında yayıncılar ve yazarlara yardımcı olmak” diyor.
Üniversiteler işbirliğinden memnun
Google’ın bu projesiyle kitapların içinde internetteki sitelerde yaptığımız gibi aramalar yapabilmek mümkün hale geldi. Google, bu amaçla, dünyanın önde gelen beş kütüphanesiyle işbirliği yaptığını 14 Aralık 2004’te açıklamıştı. Bu proje http://print.google.com adresinde başlatıldı. Kitapların telif hakları ciddi sorun oluşturacağı için, ilk etapta, eski ve telif hakları sorunu olmayan kitaplarla başlandı işe. Bununla amaç, unutulmuş birçok eski ve değerli kitabın internette yeniden gün ışığına çıkması.
Google, proje kapsamında New York Halk Kütüphanesi, Harvard, Stanford, Michigan ve Oxford üniversitelerinin arşivlerini dijital ortama aktarıyor. Michigan ve Stanford kütüphaneleri, Google’a bu izni vermiş durumda. New York Halk Kütüphanesi ise, telif hakkı gerektirmeyen kitapların taranmasına izin veriyor. Harvard ise ilk etapta sadece 40 bin kitaba izin verdi. Oxford ise sadece 1901 öncesi basılmış kitapların taranabileceğini açıkladı. Basılı kitapların taranarak internete taşınması, yani elektronik kitap formatına sokulması bir ilk değil. Dünyada birçok üniversite kütüphanesi ile Google ve Amazon bunu bir süredir yapıyor. Google’ın projesini dikkat çekici yapan, dünyada ilk kez milyonlarca kitabın internete taşınarak, milyonlarca internet kullanıcısının erişimine açılıyor olması.
“Kütüphanecilik sona ermiyor, yeniden canlanıyor”
Projeyle ilgili basında yer alan haberlerde, kütüphanecilerin olumlu görüş bildirdiği görülüyor. New York Halk Kütüphanesi Başkanı Paul LeClerc, “Kütüphanemizdeki içeriği tüm dünyaya ulaştırmak için bu çok önemli bir fırsat. Kütüphaneciliğin en eski problemi çözülüyor” diyor. LeClerc, kütüphaneye gelemeyen dünyanın herhangi bir yerindeki okurların da kitaplara bu sayede ulaşabilecek olmasından duyduğu memnuniyeti ifade ediyor.
Michigan Üniversitesi kütüphane sorumlusu John Wilkin ise, “Bugün dünyanın değiştiği gündür” saptamasını yaptıktan sonra, “Kimileri kütüphaneciliğin sona yaklaştığını düşünebilir, tersine, bu proje mesleğin yeniden canlandığı anlamına geliyor” diye ekliyor. Michigan Üniversitesi’nin Başkanı Mary Sue Coleman ise, kütüphanelerindeki bilgi hazinesini geniş bir kitleye sunabilecek olmanın önemine vurgu yapıyor.
Kitapların taranması 10 yıl sürecek
Üniversite kütüphanelerindeki kitapların taranarak, internete aktarılması uzun bir süreç gerektiriyor. Halen 8 milyar internet sitesini tarayabilen Google, arama yeteneğine yen bir boyut getirerek, kullanıcının bilgiye ulaşmasında yeni bir devrim gerçekleştirmiş olacak. Sadece Michigan Üniversitesi’ndeki 7 milyon kitabın taranmasının en az 6 yıl süreceği, Harvard Üniversitesi’ndeki 15 milyon kitabın taranmasının ise 10 yılı bulabileceği tahmin ediliyor. Bir fikir vermek gerekirse, sadece Michigan Üniversitesi kütüphanesindeki kitaplar yan yana konulduğunda 200 kilometreden daha uzun olan kitap yığını oluşuyor.
Kütüphanelerin bu süreçte en önemli kaygısı, taramalar esnasında kitapların zarar görebilme olasılığı. Proje kapsamında Google, kitapların taramalar sırasında zedelenmeyeceğini garanti etti. Harvard Kütüphanesi direktörü Dr. Sidney Verba, kitapların zedelenmemesi konusunda titiz olduklarını ve buna asla izin vermeyeceklerini söylüyor.
Google’ın temellerinin atıldığı üniversite: Stanford
Larry Page ve Sergey Brin, 1998 yılında Stanford’da doktora çalışması olarak Google’ı kurmuşlardı. Bu açıdan Google, Stanford için ayrı bir anlam ve önem taşıyor. Stanford Üniversitesi Yayınları ve Kütüphanesi’nden Michael Keller, kitapların dijitizasyonu çalışmalarının Google ile işbirliğinden önceye dayandığını belirterek, halen üniversitede 800 bin makaleye tam metin olarak elektronik ortamda erişilebildiğini söylüyor. Bu girişimleri devam etse de, üniversitenin işgücü ve finansal açıdan gücünün sınırlı olduğuna dikkat çeken Keller, Google ile işbirliğinin bu açıdan önem taşıdığını ve Google sayesinde kitapların daha profesyonel ve endüstriyel yöntemlerle elektronik ortama aktarılabileceğini belirtiyor.
Kütüphanelerin internet ortamına aktarılması projesinde İngilizce dışındaki dillerde yazılan kitapların nasıl çevrileceği en önemli problemlerden biri. Batı dilleri arasında çeviriler için pek sorun olmazken, Doğu dillerindeki eserlerin çevirisi önemli bir sorun olarak ortada duruyor.
Yayıncılar Google’a kızgın
Projenin Google’ı zorlayacak alanlarından biri de telif hakları sorunu. Kütüphanecilik mesleğinde ve kitaplara erişimde böylesine büyük değişiklikler olurken, yayıncılar cephesinde ise ortalık toz duman. Google’ın dünya kütüphanelerindeki kitapları internete taşıma projesine, yayıncılar telif ihlali gerekçesiyle sert tepki gösteriyor. ABD’li akademik yayınevleri de projenin ‘sistematik bir telif hakları ihlali’ olduğunu savunuyor. En önemli gelir kaynağı telif ödemeleri olan yayınevleri, akademik kitapların internete taşınmasının kendilerini zor durumda bırakacağını düşünüyor.
Kitapların dünyasında devrim niteliğindeki gelişme hayata geçerken, Amerikan Üniversite Yayınevleri Birliği (The Association of American University Presses) Google’a bir mektup göndererek, akademik kitapları internete taşıyan projede telif haklarının nasıl korunacağını sordu. ABD’de 125 kâr amacı gütmeyen yayınevini tek çatı altında toplayan birliğin, Google’a gönderdiği telif hakları ile ilgili mektupta konuya ilişkin 16 soru yer aldı.
Birliğin Google’ı dava edip etmeyeceği şimdilik kesinlik kazanmazken, yayıncılar hukuk savaşı için Google’ın projeyle ilgili detaylı bilgi sağlamasını istiyor. Ancak Google proje hakkında bilgileri kimseyle paylaşmıyor.
İki yayınevi de kendi çıkardıkların kitapları projeye dahil edilmemesi yönünde Google’a uyarıda bulundu. Yayınevleri, Google’ın daha önce Harvard, Michigan ve Stanford üniversiteleri kütüphanelerinde bulunup da taranacak kitapların telif haklarının hâlâ kendilerinde saklı olduğunu vurguluyor.
Avrupalılar, ‘Bu ABD’nin kültür oyunu’ diyor
Google’ın projesi, ABD lehine kültürel benmerkezcilik yaptığı iddiasıyla Avrupalı çevrelerin tepkisini çekiyor. Fransız Kütüphaneciler Birliği, Google’ın ABD kaynaklı eserlere ağırlık vererek dünya tarihini ABD’yi haklı çıkaracak şekilde yansıtacağını savunuyor. Geleneksel yayıncılık alanlarını internete dahil eden yeni medya stratejilerinin Google’ı, gelecekte yeni davalara götürebileceği belirtiliyor. Bireysel mahremiyet ihlalleri konusunda çalışmalar yapan Google-Watch.com adlı site ise, Google’ın kütüphaneyi internete taşımasının gizliliği ihlal edeceğini savunuyor.
http://print.google.com sayfasında, kitapların kısıtlı içeriği görülebiliyor. Bunlar genelde, kitabın ön ve arka kapakları, içindekiler bölümü ve bibliyografyası. Kitabın içinden çeşitli arama sonuçlarına göre farklı sayfalar ekrana gelebiliyor. Kitap içinde anahtar kelimelerle arama da yapılabiliyor. Aradığınız kelimenin geçtiği sayfaları internet üzerinden okuyabiliyorsunuz. Ancak sayfaları bilgisayarınıza kopyalamanıza izin verilmiyor. Bunun yerine internet kullanıcılarının ilgilendikleri kitabı Google üzerinden Amazon.com, Barnes&Noble.com gibi kitap sitelerinden sipariş verebilmesi tercih edilmiş.
Üniversiteler, kütüphanelerindeki kitapları internetten okutamaz mı?
Telif hakkı konusunda sınırlama olmayan ve yayıncıların izin verdiği kitapların tümü internete aktarılacak. Üniversiteler, ilk etapta kendi bastıkları kitapları Google’ın internete aktarmasıyla işe başladılar. İleride, üniversite kütüphanelerinde bulunan ve farklı yayınevlerinden çıkan kitapların da bu sisteme dahil edilip edilmeyeceği tartışmalı bir konu. Bir görüşe göre, üniversitelerin kütüphanelerindeki kitapları okurlara sunma hakkı var. “Nasıl bir kişi, kütüphaneye gelip de istediği kitabı okuyabiliyorsa, internet üzerinden de aynı şeyi yapabilir” görüşü tartışmanın odağını oluşturuyor. Üniversite kütüphanesindeki kitaba internet üzerinden erişip okuyan, bireylerin durumu, kütüphaneden okumak için kitap almalarıyla aynı şeymiş gibi düşünülebilir. Bu açıdan, ciddi bir görüş ayrılığı söz konusu.
Teknolojinin her şeyi değiştiriyor. Tüm anlayışları yıkıp, yerine kendi mantığını getiriyor. Google’ın kütüphaneleri internetten tüm dünyaya açma projesi de fikir ayrılıkları ve ortaya çıkan tartışmalara rağmen, kendi yolunu bulup akacak.
Melih Bayram Dede, Polen, Ağustos 2005.