‘Yeni Anayasada Bilişim ve Haberleşme Özgürlüğü Sempozyumu’nda konuşan Meclis Başkanı Çiçek, özel hayatın gizliliğinin önemine dikkat çekerek, “İki kişinin bir araya gelerek konuştukları ertesi gün gazetelerde yayınlanıyorsa, ceza hukuku alanındaki gelişme çok hafif kalır. Sonuçta beraat de etseniz, kamuoyunda itibarınız zarar görüyor. Yapılacak düzenlemeler, anayasadaki temel hak ve özgürlüklerin teminat altına alınmasını içermelidir.” dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek, özel hayatın gizliliğinin önemine dikkat çekerek, “İki kişinin bir araya gelerek konuştukları ertesi gün gazetelerde yayınlanıyorsa, ceza hukuku alanındaki gelişme çok hafif kalır. Sonuçta beraat de etseniz, kamuoyunda itibarınız zarar görüyor. Yapılacak düzenlemeler, anayasadaki temel hak ve özgürlüklerin teminat altına alınmasını içermelidir.” dedi.
ICT Media tarafından Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Bilgi Teknolojileri Derneği öncülüğünde Büyük Abant Oteli’nde düzenlenen ‘Yeni Anayasada Bilişim ve Haberleşme Özgürlüğü Sempozyumu’nda konuşan Çiçek, “Türkiye’nin kazandığı iki önemli değeri cumhuriyet ve demokrasi olarak ifade ederek, “Türkiye’nin bir Libya, bir Suriye olmamasında bu değerlerin etkisi vardır. Bir ülkede demokrasi olup olmadığının göstergelerinden biri anayasasıdır. Yapılış tarzı, öncelikleri, neler içerdiği önemli göstergedir.” şeklinde konuştu.
HERKES KATKI VERMELİ
Çiçek, Türkiye’de tüm partilerin katkılarıyla yeni anayasa yapımıyla ilgili bir süreç başlattıklarını hatırlatarak, “Kim olduğuna bakmaksızın katkı sağlayabilecek herkesin görüşlerini almaya gayret sarfediyoruz. Bu toplantının büyük bir yanı ve önemi var. Genel söylemlerden ziyade, Türkiye için önemli, her geçen gün daha da önem kazanacak bu alanda, yeni düzenlemelerin anayasada yer alması gerekir. Bu, genel hukuk bilgisiyle olacak şey değil. Konunun uzmanlarının bize yeni anayasada olması gerektiğine inandığı düzenleme önerilerini getirmesi gerekir. Bizim klasik sorunlarımıza ilaveten 30 senedir, yeni anayasa sorunumuz var. Günümüzün şartlarına uygun olarak düzenlemeleri yerine oturtamadığımız için sorunlarımız var. Bu anayasa yürürlüğe gireli 30 sene olmuş. Her sorun da anayasadan kaynaklanmıyor. Ancak anayasada gerekli değişikliklerin yapılmamasından kaynaklanan ve anayasanın zaman zaman değiştirilmesinden kaynaklanan sorunlar var. Bir ülkenin anayasasını sürekli değiştirmek zorunda kalıyorsanız, hukuk istikrarı olmaz. Halkın yüzde 95’inin Meclis’te temsil edildiği bu dönemde tüm partiler bir araya gelerek, milletimize yeni bir anayasa armağan etmiş olacağız.” dedi.
ANAYASANIN ALACAKLISI HALK
Türkiye’nin 1980 Türkiye’si olmadığını 2012 Türkiyesi olduğunu vurgulayan Çiçek, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye artık iddiası olan, komşularına ‘halkın talepleri dikkate alınmadan iktidar olunamaz’ diye uyarılarda bulunan bir ülkedir. İşte bunları söyleyen bir Türkiye’nin dönüp kendi anayasasına da bakması gerekir. Anayasanın son kullanma tarihi geçmiştir. Yeni anayasa mecburiyet haline geldi. Bir taraftan bu anayasayı yapanları yargılarken, bir yandan da onların yaptığı anayasayla Türkiye devam edemez; hatta meşruiyet problemi ortaya çıkar. Türkiye, altına imza attığı sözleşmelere uygun olarak devam eden soruşturmaları sonuçlandırmak zorundadır. Bir an evvel bu soruşturma ve kovuşturmaların sonuçlandırılması gerekir. Bu davaların uzaması, siyasi sorunlar doğuruyor. Hala tutuklu milletvekilleri sorunu var. Bunun bir an evvel sonuçlandırılması gerekir. Bunun çözülmesi, Türkiye’nin dış itibarı ve demokratik göstergeleri açısından zorunludur. Yeni bir anayasayı yapamazsak, bunu düşünmek bile istemem, parlamentoya ciddi itibar kaybettirir. Bu bizim borcumuzdur, alacaklısı da millettir. Millet de alacağını iyi takip eder.”
HABERLEŞMENİN GİZLİLİĞİ ÖNEMLİ
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ise sempozyumdaki konuşmasında, yeni anayasada haberleşmenin gizliliğine dikkat çekti. Bakan Yıldırım, “Yeni anayasada haberleşme özgürlüğü, haberleşmenin gizliliği, insanların bu haklarının nasıl teminat altına alınacağına ilişkin değerlendirme yapıyoruz. Konu çok özel görünebilir. Anacak artık dünyadaki her şeyin bilişimle iç içe geçtiğini görüyoruz. Temel aile, anne, baba ve çocuklar olarak ifade edilirdi. Şimdi anne, baba, çocuklar ve internet. Şimdi yeni ile bireyimizin insanlarla ilişkilerinin yeniden tanımlanması gerekiyor. Kapalı aile sisteminden, çekirdek aile bireylerinin, küresel anlamda her an birbirleriyle haberleşmekte olduğunu, dostluk kurmakta olduğunu görüyoruz. Toplumsal hayatı etkileyen, değiştiren bu bilgiye erişim aracı, yeni anayasada kendine yer bulmalıdır diye düşünüyorum.” dedi.
DEĞİŞİM TOPLUMSAL İHTİYAÇ
Pek çok anayasada, posta, telefon, telgraf gibi haberleşmelere atıf yapılmakla birlikte, internetten haberleşmeye yer verilmediğini hatırlatan Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü bu anayasalar, internetin toplumsal yaşamı etkilemediği dönemde yapılmış anayasalardır. Türkiye, hazır yeni anayasa yaparken, bunu anayasasına dahil etmek ihtiyacındadır diye düşünüyorum. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra, Telgraf ve Telefon Kanunu’nu çıkarmış. 2008’e kadar bu yasa, Türkiye’nin her türlü haberleşmesini yerine getirmiştir. Tekel olarak verilen haberleşmenin, cep telefonunun hayatımıza girmesi, Telekom sektöründe serbestleşmenin gerçekleşmesini getirmiştir. Çıkardığımız yasalarla haberleşme sektörü tamamen serbestleşmiş oldu. Biz anayasadan önce, anayasayı esas alan ve gelişmeleri dikkate alacak temel yasalardaki düzenlemeleri birer birer gerçekleştirdik. Toplumsal ihtiyaçlar bizi düzenleme yapmaya zorluyor. Eğer bu düzenlemeleri yapamazsak, sektörlerin gelişmesine katkı sağlamakta zorlanırız.”
ANAYASA TÜM PARTİLERİN VAADİ
Türkiye’nin 1980 darbesinden sonra yürürlüğe giren ve bütün kesimlerin memnuniyetsizliğini ifade ettiği anayasayla yaşamak mecburiyetinde kaldığını belirten Yıldırım, “Artık gerek iç gerekse uluslararası talepler bunun değişmesi gerektiğini gösteriyor. Bu konuda ilk adım 12 Eylül referandumuyla atılmıştır. 12 Haziran seçimlerinden önce, bütün siyasi partiler, yeni anayasayı vaadlerinin en başına almışlardır. Yüzde 90’ların üzerinde temsili olan bu parlamentoya çok önemli bir görev düşmektedir. Toplumun tüm kesimlerinin önerilerini de dikkate alarak, yeni anayasanın yapılması. İnternetin bu derece yaygınlaşması, 45 milyonun üzerindeki kullanıcının olması, sadece anayasada bilişim ve iletişimle ilgili düzenlemeyi değil, tüm alanlardaki düzenlemeleri etkilemektedir. E-Devlet, E-Ticaret, E-Eğitim uygulamaları gibi başına ‘e’ konularak gerçekleştirilen tüm hizmetler artmaktadır.” şeklinde konuştu.
KONUT GÜVENLİĞİ SAĞLANMALI
Yeni anayasada konut güvenliğinin sağlanması gerektiğine vurgu yapan Yıldırım, “Suçüstü halleri dışında konutların mahremiyetinin sağlanması, haberleşme özgürlüğünün sağlanması, ifade özgürlüğünün teminat altına alınması sağlanmalı. Fikir özgürlüğünü kullanmak için önceden izin alınmasına gerek olmaması lazım. Hukukta temel bir kural var. Hürriyetlerin sınırı, başkasının hürriyetini ihlal ettiği yerde biter. Bireylerin mahremiyetinin korunması gerekir. Bugün aklımıza gelmeyen bir çok yeni iletişim aracı olacak. Yeni iletişim şekilleri çıkacak. Şu anda ses, iletişimin yüzde 10’u bile değil. Belki ileride tamamen gereksiz hale gelecek. Önümüzdeki dönemde çıkabilecek ihtiyaçları da içeren genel düzenlemeler de yapılmalıdır.” dedi.
KİŞİSEL VERİYE ANAYASA GÜVENCESİ
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Tayfun Acarer de konuşmasında, yeni anayasada bilişim sektörünün yerinin, diğer sektörlerden çok daha farklı ve çok daha büyük öneme sahip olacağını belirterek şunları söyledi: “Bilişim, artık bir sektör değil, yaşam biçimi haline geldi. Ben dahil bir çok kişinin tahmin edemediği bir öneme sahip hale geldi. Dünya Ekonomik Forumu’nun verilerine göre, Türkiye mobil iletişim kapsama alanında birinci. İnternet kullanıcı sayısı yüzde 14 binden fazla artıyor. Bilişim gelirleri artış gösterdi. Enflasyonun düşmesinde de bilişim sektörünün büyük rolü oldu. Bilgi ve iletişim sektöründeki ses gelirleri sadece sabitte değil, mobilde de düşüyor. Ses gelirleri yüzde 75’ten 65’e düştü. Son bir yılda sabit ve mobil şebekemizdeki veri trafiği 15 kat yani, yüzde 1495 arttı. Hızla şebeke altyapısını artan ihtiyaçlara göre geliştirmemiz gerekiyor. Bu sadece yerel otoritelerin inisiyatifine bırakılmayacak kadar önem arzediyor. E-Ticaret hacmi 23 milyar TL oldu. Yeni anayasanın bu konuda da destek temin edeceğini düşünüyoruz. Kişisel verilerin güvenliği son derece önemli. Anayasada güvence altına alınmalı. Ancak suç işleyenlerin yasal çerçevede izlenmesinin önüne geçecek düzenlemeler yapılmamalı. Aksi takdirde faili meçhul gibi olayların faillerinin bulunması mümkün olamayacaktır. 2050’de dünyadaki üretimin tamamı ya makinalar ya da Çinliler tarafından yapılacak. Önümüzdeki dönemde makinaların hayatımızdaki öneminin artacağı kaçınılmazdır. Makinalar arası iletişimin de buna göre düzenlenmesi gerekiyor. Bu arada artış savaşlar sadece topla tüfekle yapılmıyor. Siber savaş konusunda da düzenleme yapılmalıdır. İnternetin içeriğinin güvenliği her geçen gün önem kazanıyor. Yeni anayasada bu konu da düzenlenmeli ve desteklenmelidir.”
HUKUK VE HAK DENGESİ OLMALI
Sempozyumun düzenleyicilerinden Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Altaş ise konuşmasında, insanlığın haberleşmeyle serüveni dumanla başladığını, şimdiyse internetle devam ettiğini ifade ederek şunları söyledi: “Bilişim devrimini yaşıyoruz. Anayasada bilişim haklarının da tanınması zarurettir. Anayasalar, toplumsal ihtiyaçlara göre yapılır. Demokratik ve liberal anayasa yapma ihtiyacına ilişkin görüşler var. Buna kayıtsız kalmayan siyasi iktidarımız da bu konuda çalışma başlatmış ve tüm hızla devam etmektedir. Haberleşme özgürlüğüyle ilgili birkaç maddenin altyapısı bu toplantıda belirlenecek ve Meclis Başkanlığı’na sunulacak. Haberleşmeyle ilgili en önemli hak, bilgiye erişimdir. Bilgi en önemli silahtır. Kişisel bilgilerin korunması da en önemli bireysel haktır. Yeni anayasada bilişim hukuku ve bireysel haklar dengesi sağlanarak yeni yasalar çıkacaktır ümidini taşıyorum.”
‘Yeni Anayasada Bilişim ve Haberleşme Özgürlüğü Sempozyumu’nun düzenleyicilerinden ICT Media Genel Müdürü Murat Pehlivan ise konuşmasında, yeni anayasada bilişimle ilgili düzenlemelerin yer almasının önemli olduğunu belirtti.
İLK BİLİŞİM KANUNU 1924’TE ÇIKTI
Bilişim sektörünün ilk kanunu olan Telefon ve Telgraf Kanunu 4/2/1924 tarih ve 406 sayı numarası ile 21/2/1924 Resmi Gazete’nin 59. Sayısında yayınlanarak hayata geçti. Posta, Telefon ve Telgraf hizmetlerinin başlamasından bugüne kadar sektör çok gelişti; internet ve mobil telekomünikasyon hizmetleri yaşamımıza girdi ve girmesiyle birlikte birçok sorun gündeme oturdu. İhtiyaçların, hakların, kişilerin özgürlüklerinin de günümüz şartlarına göre yasalarla güvence altına alınması gerekliliği ortaya çıktı. O günden bugüne kanunda birçok düzenleme, değişiklik ve ekleme yapıldı. Ancak internetin hızlı yükselişi, mobil telekomünikasyon hizmetlerinin yaygınlığı, yakınsamanın sektörün her alanında kendini hissettirmesi, vatandaşa sunulan/sunulacak olan e-devlet ve birçok uygulama sektörün anayasanın teminatına muhtaç olup olmadığına ilişkin tartışmaları da beraberinde getirdi.
TCL MOVETIME MT42 akıllı çocuk saati incelemesi
Yeni videolardan haberdar olmak için buradan kanala abone olmayı unutmayın!