Kolej ve üniversite düzeyinde özel eğitim kurumları kurarak, Türkiye’nin bilişim alanında geri kalmasının önüne geçilebilir. Bunun yanısıra, sertifika programları ile de bilişim alanındaki yetişmiş insan gücü açığının kapatılmasına çalışılabilir. Bilişim alanında gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşabilmemiz için, “kanaat önderleri”ne iş düşüyor.
Türkiye’de bilişim sektöründe büyük bir yetişmiş eleman sıkıntısı bulunuyor. Bu açık Türkiye Bilişim Vakfı’nın 2000 yılı verilerine göre 70 bin kişi. Cisco şirketi ve IDC’nin (International Data Corporation) raporlarına göre ise Türkiye’deki bilgisayar ağları uzmanı açığı 2002 yılı için 12 bin. 2003 yılı için ise bu açık 20 bin kişi olarak tahmin ediliyor.
Bilgisayarlaşmada birinci olacağız ama…
Bilişim sektörünün duayenlerinden Dr. Hakkı Öcal, Türkiye’nin bilgisayar eğitmeni açığında 2020’de AB ülkeleri içinde birinci sırada olacağını belirtiyor. Öcal’a göre, Türkiye’deki mevcut eğitim sistemi ile bu açığı kapatmak imkansız. 2020 yılında Türkiye AB ülkeleri içinde bilgisayarlaşma oranı en yüksek (yüzde 400), bilişim alanında yetişmiş insan gücü ise en düşük seviyede (yüzde 40) olacak.
Özel eğitime iş düşüyor
Bilişim alanında gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşabilmemiz için, yine “kanaat önderleri”ne iş düşüyor. Bu kişi ve kurumlar, kolej ve üniversite düzeyinde özel eğitim kurumları kurarak, Türkiye’nin bilişim alanında geri kalmasının önüne geçebilirler. Bunun yanısıra, sertifika programları ile de sektördeki yetişmiş insan gücü açığının kapatılmasına çalışılabilir. Günümüzde sertifika eğitimleri konusunda Microsoft Eğitim Merkezleri, Cisco Eğitim Merkezleri, Oracle University Programı, Hindistan-Türkiye işbirliği ile Aptech eğitimleri ve İsrail-Türkiye işbirliği ile Bryce eğitimleri öne çıkıyor.
Bilgisayar okur-yazarlığı
Özel eğitim sektörü ile sivil toplum kuruluşlarının konuya el atması tek başına yeterli olmaz. Bunun yanı sıra, Milli Eğitim Bakanlığı?nın da, ilkokuldan itibaren çocuklarımıza, okullarda teknoloji eğitimi verilmesi için müfredat planlaması gerekiyor. Bunun içinse, her okula internet erişimi sağlanması ve bu internet erişiminden öğrencilerin eşit şartlarda yararlanması sağlanmalıdır. Orta öğretimden mezun olan her öğrencinin AB standartlarına göre kabul edilen düzeyle bilgisayar okur-yazarı (Bilgisayar kullanabilme becerisine sahip olanlara “Bilgisayar okur-yazarı” diyoruz) olarak yetiştirilmesi zorunludur.
Basılı yayınları takip etmek şart
Gençlerin bilişim alanında kendilerini yetiştirmelerinde en büyük araçlardan biri de, bu alandaki dergi ve kitaplardır. Özellikle, Microsoft gibi yazılım üreten şirketlerin yerli yayınevleriyle işbirliği içinde yayınladığı kitapların fiyatlarının, teknolojinin daha da yaygınlaşması için düşük tutulması gerekir. Bu tür eğitici kitap ve bilgisayar dergilerini alacak gücü bulunmayan kişilerin bu araçlardan yararlanabilmeleri için, gerekli kolaylıklar sağlanmalıdır. Vakıf ve sivil toplum kuruluşları, bilgisayar laboratuvarları kurarak gençlerin eğitimlerine katkı sağlayabilir, kitap ve dergi gibi eğitim araçlarından bedelsiz yararlanmalarına imkan tanıyabilir. Sivil toplum kuruluşları, örgün eğitim ya da iş olanağı bulamayan genç nüfusu kurs ve sertifika programları ile bilişim alanında üretken hale getirebilir. Gelin Türkiye?yi teknolojik olarak gelişmiş ülkeler düzeyine çıkarmak için elbirliği yapalım.
Melih Bayram Dede, Eğitimbilim, Şubat 2003.