GSM şebekesinin vazgeçilmez unsurları baz istasyonlarının şehir dışına çıkarılması yönünde karar alan yargıyı eleştiren Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Tayfun Acarer, bu kararın anayasal bir hak olan iletişim özgürlüğüne büyük bir darbe olduğunu söyledi.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Tayfun Acarer, baz istasyonlarının şehir dışına çıkarılması yönünde karar alan Danıştay’ı eleştirerek bu kararın Türkiye’de iletişim özgürlüğüne vurulmuş bi darbe olduğunu söyledi. İspanya’nın Barselona kentindeki Mobil Dünya Kongresi kapsamında Türk basın mensuplarının sorularını cevaplayaran Acerer, “Baz istasyonlarına karşı oluşan tepkilerin yüzde 60’ı ranttan kaynaklanıyor. Bazı kuruluşlar var ki bunlar gruplar halinde. Maalesef bunların aralarında öğretim görevlileri de var ve bir çıkar ummaları söz konusu. 17 yıldır saptanmış ve kanıtlanmış tek olumsuz bir karar yokken bizim ülkemizde bunun bu kadar eşelenmesini doğru bulmuyorum.” dedi.
BU KARAR İLETİŞİM KURMA DEMEK
Baz istasyonlarını şehir dışına çıkarmanın, şehirde iletişim yapmayın demek anlamına geldiğini söyleyen Acarer, “Motorsuz bir araç nasıl mümkün değilse, baz istasyonsuz bir GSM şebekesi de düşünülemez. Baz istasyonlarına olan tepkiyi anlamıyorum. Avrupa’daki GSM operatörleri de aynı cihazları kullanıyor. Hatta bu cihazların markaları bile aynı. Avrupa ülkelerinde bu tepkiler neden olmuyor anlamak mümkün değil. Niye Almanya’da, İspanya’da veya Fransa’da bu tip tartışmalar olmuyor? Ne farkımız var?” şeklinde konuştu.
İLETİŞİM ANAYASAL BİR HAK
Baz istasyonları sökmenin çözüm olmadığını ifade eden Acarer, “Şunu merak ediyorum, bir şekilde haberleşme bittiğinde ne olacak? Özellikle yerel idareler bunun altından nasıl kalkacak? İnsanlar maddi-manevi dava açarsa ne olacak? Anayasada haberleşmenin bir hak olduğu yazarken bunların iptali nasıl olacak? Birçok kişi fikrini söylüyor ama hiçbiri uzman değil. Konunun çok dışındaki insanlar yüzünden olumsuz kararlar alınıyor.” dedi. Türkiye’de baz istasyonlarının kaldırlmasına kimin karar verme yetkisinin olduğunun da tartışmalı olduğunu ifade eden Acarer, “Kim buna cesaret edecek? Biz kurum olarak bunu yapamayız. Biri kalkıp dava açarsa kim hesap verecek? Maalesef Türkiye’de bu konu çok abartılıyor. Baz istasyonsuz bir mobil iletişimi anlamak, savunmak imkansız.” şeklinde konuştu.
GSM ŞEBEKESİNDEN VAZGEÇMEK MÜMKÜN DEĞİL
Mobil iletişimin artık sadece konuşma ve SMS atmak olmadığını belirten Acarer, “GSM şebekesi üzerinden birçok hizmetler veriliyor. Örneğin görme özürlüler için Gören Göz hizmeti yeni devreye girdi. Şimdi mobil iletişim bozulursa görme özürlü vatandaş ne yapacak? Bizim tartışmamız gereken konu baz istasyonları değil, neden sadece Türkiye’de bu tartışmaların olduğudur.” dedi. Danıştay’ın baz istasyonlarıyla ilgili yönetmeliğin yürütmesini durdurmasına ilişkin son kararı da değerlendiren Acarer, karardaki maddeler üzerinde tek tek çalıştıklarını anlattı. Acarer, “Biz yürütme organıyız, sürekli çözüm bulmaya çalışıyoruz. Yönetmelik çıkarken 100 kadar kuruluştan fikir almıştık. Danıştay başka kuruluşlardan da görüş almamızı istedi. Şimdi onlarla görüşeceğiz” dedi.
TÜRKİYE 3G’YE DOĞRU ZAMANDA GEÇTİ
Türkiye’nin üçüncü nesil iletişim sistemine doğru zamanda geçtiğini savunan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Tayfun Acarer, aradan geçen 1.5 yılda 17 milyon 3G abonesine ulaşıldığını söyledi. Türkiye’nin 3G’ye geçişte sorun yaşamadığunı kaydeden Acarer, “Türkiye 3. nesilde çok başarılı oldu. 1.5 yılda 17 milyon aboneye ulaşıldı. 2001’de 3. Nesil ilk ortaya çıktığında 17 milyon aboneye dünyada 4 yılda ulaşılabildi” şeklinde konuştu. Geçen yıl Türkiye’ye 16 milyon telefon girdiğini, bunların hepsinin 3G teknolojisine sahip olduğunu söyleyen Acarer, telefon sayısının bu yıl 17-18 milyona çıkmasının beklendiğini belirtti. Acarer, “Yolcu beraberinde gelen, hediye gönderilen telefonlar da var. Bunların sayısı 1 milyonu geçiyor” dedi.
BİLİŞİM VADİSİ’NİN VADİDE OLMASI ŞART DEĞİL
Bilişim vadisi konusuna da değinen Tayfun Acarer, bilişim vadisinin mutlaka bir vadide olması gerekmediğine dikkat çekti. Acarer, “Burada çalışacak insanlar sıradışı insanlar. Ar-Ge yapacaklar, birşeyler üretecekler. Onları yaşam alanlarının dışında bir yere götüremezsiniz, kimse gelmez. Bizim bilişim vadimiz şehrin göbeğinde iki kule veya çok büyük bir yerleşim mekanı olabilir. O sıradışı insanları fabrika işçisi gibi çalıştıramazsınız. Yaşam alanı dışında ısrarcı olunursa kalifiye eleman bulunamayacak.”